obez kızın emzigi – malikanede sex

Obez Kızın Emzigi – Malikanede Sex Anlatacağım olay bundan 11 yıl önce başıma geldi. Şimdi 27 yaşındayım. Çorum`un bir köyünde yaşıyordum. Babam ve annem ise İstanbul`da çok zengin bir işadamının malikanesinde hizmetçiydiler. Üniversite sınavına girmiş, sonucu bekliyordum. Babam, “İstanbul`a gel. Üniversiteyi kazanırsan burada okursun, kazanamazsan patrona söyleriz, seni bir işyerinde işe alır” diye tel etti. Bindim otobüse, geldim İstanbul`a… Babam ve annemin çalıştığı malikane, Ortaköy ile Bebek arasında bir yerdeydi. Elimde adres olunca, bulmak zor olmadı. Bir kaç gün, ortalıkta fazla görünmeden malikaneyi tanımaya çalıştım. Malikanenin kocaman bir bahçesi vardı. Bahçenin etrafı yüksek duvarlarla çevrili, iç kenarında sıra sıra ağaçlar bulunuyordu. Bahçenin iç kısımları ise genelde iyi bakımlı, çimle yemyeşildi. Arada bahçeye çıkıyor, ağaçlar altındaki kamelyada oturuyordum. Bu sırada iri mi iri bir kız çocuğuna (En Son Babalar Duyar dizisindeki Kadir`in kızı gibi) hizmetçiler bahçede bir şeyler öğretmeye çalışıyorlardı. Mevsim yaz olduğu için, kıza mini etek ve kısa kollu tişört giydiriyorlardı. Ancak kızın kolları ve bacakları adeta et yumağıydı ve giysilere sığmıyordu. Bir gün annemin “Bu kız sadece obez değil, biraz da akıldan noksan. Allah para veriyor ama bazen akıl vermiyor” dediğini duydum. Benim de dikkatimi çekmişti, kızın ağzından emzik hiç eksik olmuyordu. Koca kız, sürekli emzik emiyordu. *** Bir gün yine bahçede otururken, bu kıza tek hizmetçi kadının baktığını farkettim. Diğer kadın yoktu. Bir süre sonra bu hizmetçi kadın, beni yanlarına çağırdı. Gittim. “Annen, baban ve ben, alışverişe çıkacağız. Bir iki saat şu et tulumuyla sen ilgilenebilir misin” dedi. Hayır deme şansım yoktu. Kızla, etrafı kartopu bitkileriyle çevrili bir kamelyanın altında baş başa kaldık. Hizmetçi kadın ile annem ve babam ise malikaneden çıkıp gittiler. Malikanede başka kimse kalmadığı için, dış kapının zili çalarsa benim bakmamı da tembihlemişlerdi. Bu tombiş kız büyük bir iştahla emziğini emmeye devam ediyordu. Kamelyanın altında duran salıncaklı bir koltukta sallanıyor, eteği havalanıyor, bembeyaz balon gibi kalçaları ortaya çıkıyordu. İster istemez gözlerim bacaklarına, hatta daha yukarılara kayıyordu. (Gel de şunun balonunu patlatma…) Bir ara bana hınzırca baktığı hissine kapıldım. Yüzüm kızardı… Emziğini eline aldı, “Hoşuna gittiyse sallanmaya devam edeyim” dedi. “Sen bilirsin” dedim. Kız güldü… Gülerken, yüzünde pembeye yakın bir kırmızılık oluştu. Sanki canı bir şey istiyordu. “Emzik emmeyi çok mu seviyorsun?” dedim. “Evet” dedi ve devam etti: “Annem bana her gece gögüslerini emziriyor. Onun da çok hoşuna gidiyor.” Baktım, yaşı küçük olmasına rağmen, göğüsleri tişörtünün altına sığmıyor gibiydi. “Peki büyüyünce ne olacaksın?” diye sordum. “Anne olup, ben de emzireceğim” dedi. Kız aptal mıydı, yoksa hep aptal yerine mi konmuştu? Anlamaya çalışıyordum. Beni şok etti. “Evcilik oynayalım mı?” diye sordu. “Nasıl oynayacağız” dedim, “ben anne olayım, sen de ben” dedi. Korktum, ya bir gören olur ya da ailesine söylerse diye… Ailece malikaneden kovulabilirdik… *** Ben bunu düşünürken birden tişörtünü yukarı sıyırdı ve göğüslerini ortaya çıkardı. “Gel em” dedi. Ardından da emziğini ağzına aldı… Ne olursa olsun, bu kıza hayır diyemezdim. Yanaştım yanına ve dizlerimin üzerine çökerek, başladım memelerinin uçlarından emmeye… O da bir yandan emzik emiyor, bir yandan da “Ohhh iyice em. Çok hoşuma gitti” diye söyleniyordu. Her yerimi ateş bastı. Emmek, yetmiyordu. 20 santimlik küçük bey, keser sapına dönmüştü, o da rahatlamak istiyordu. Durdum… Kız “Neden durdun” diye sordu. Ben de “rolleri değişelim, sen de beni em” dedim. “Tamam” dedi. Bu kez ben koltuğa oturdum o kalktı. “Tişörtünü yukarı sıyır” dedi. “Bak” dedim, “Erkeklerin emziği yukarıda değil, aşağıda olur. Sen de çömel ve gereğini yap” dedim. Dizlerinin üzerine oturdu ve beklemeye başladı. Ben çevreye bir kez daha göz attıktan sonra pantolonumu ve kilotumu sıyırdım. 20 santimlik emzik ortadaydı. Kız baktı, baktı,,, sonra “Nasıl emeceğim” dedi. Ben de “Ucundan yavaş yavaş” dedim. Kız dediğimi yaptı, ucundan yavaş yavaş emmeye başladı. Öyle harika emiyordu ki, biraz sonra benimki büyük bir zonklamayla kızın ağzına boşaldı. Bu durum kızın daha çok hoşuna gitti. Ancak küçük bey de rahatlamış olması nedeniyle küçüldü. Kız baktı ve “Neden küçüldü? Büyük hali hoşuma gitmişti” dedi. Kıza “Bak, yine emziririm ama kimseye söylemezsen” dedim. Kız yemin billah etti, söylemeyeceğine dair. “Söylersen bir daha ememezsin haberin olsun” dedim. Kız bir daha yemin etti ve “Senin emziğin, benimkinden daha güzelmiş. Yeter ki emmeme izin ver” dedi. Ben de “Sen emmeye başla, az sonra emzik yine büyür” dedim. Başladı emmeye… Adeta somuruyor, içine çekiyordu. Anlaşılan, kız bu yaşına kadar emzik eme eme dudak ve ağız kasları çok kuvvetlenmişti…. Hem emiyor, hem de kıvranmaya başlamıştı. “Bana bir şeyler oluyor” dedi. “Ne gibi” dedim. Bacak arasını göstererek “Şurasının suyu akıyor, ateş bastı” dedi. “İstersen oranı da ben emeyim, rahatlasın” dedim. Kabul etti. Yine ayağa kalkıp, çevreye bir kez daha göz altım. Her şey yolundaydı. Bu sefer kızı sallanan koltuğa yatırdım. Eteğini yukarı sıyırıp, başımı, yanlara ayırdığım bacaklarının arasına daldırdım. Başım, kızın kocaman kalçası arasında kaybolmuştu. Dilimle kızın bembeyaz amını fırçalıyordum. Sadece fırçalamıyor, dilimin ucuyla amının deliğini zorluyordum… Kız, titremeye başladı… Anlaşılan ilk kez böyle bir şey yaşıyordu. *** Bu sırada 20 santimlik küçük bey yine sopa gibi sertleşti. Kıza dedim ki, “İstersen biraz da birbirlerini emsinler…” Kız “İstediğini yap. Çok hoşuma gidiyor” dedi. “Bu kez sen ayağa kalk, ben oraya oturayım” dedim. Dediğimi yaptı. Ben koltuğa, onu da arkası dönük olarak kucağıma oturttum. Küçük bey, daha kılları bile çıkmamış amcığa arkadan öne doğru fırça atmaya başladı. Kocaman yarak, kızın kocaman kalçaları arasında adeta yanıyordu… Kıza “Daha güzel bir şey yapalım mı?” diye sordum. “Senin yaptığın her şey hoşuma gidiyor, yap” dedi. Sürte sürte zaten kızın amcığı iyice sulanmış, kıvamına gelmişti. Kızı biraz yukarı kaldırıp, sikimin başını kızın tam deliğine dayadım. Kıza “Yavaşça üzerine otur” dedim. Kız, sanki 40 yıldır bu işi yapıyormuş gibi zonk diye bir oturdu, 20 santimlik yarağım deliğine çivi gibi saplandı. “Offf, içime bir şey girdiiii” diye söylendi. Bacaklarıma sıcak bir şeyler akıyordu. Elimle baktım, kızlık zarının kanıydı. Kıza sımsıkı sarıldım. “Kıpırdama öylece kal” dedim. “Canım yanıyor ama sen ne dersen yaparım” dedi. Bir kaç dakika öylece kaldık. Kanamanın durduğunu anlayınca “Şimdi yavaş yavaş kalk ve otur” dedim. Yavaşça kalkıyor, birden oturuyordu. Adeta kemiklerim kırılıyordu. Güzel kalkıyor ama kocaman vücudunu taşıyamadığından olsa gerek, pat diye oturuyordu. *** Baktım bir yerimi kıracak… “Başka türlü yapalım” dedim. Kabul etti. Bu kez dizlerinin üzerine çömeltip, öne doğru eğilmesini söyledim. Aynen yaptı. Göbeğini de yere doğru yaklaştırmasını tembihledim. Onu da yaptı. Arkadan baktığımda, amcık hafif kanlı olmasına rağmen, bir tenis topu gibi dışarıya doğru duruyordu. Beli de sanki yere değer gibi iyice kavisleşmişti. Yarağımın başını önce dudaklarının arasına sürttüm… Kız inliyordu. Ardından tenis topu gibi harika gözüken amcığın arasına itelemeye başladım. Kız adeta ağzındaki plastik emziğini ısıra ısıra parçalıyordu. Sonunda tamamı girdi. Kıza “Nasılsın” dedim. “Bu çok acayip bir emzik. Acaba annem de böyle emzik emiyor mu?” diye sordu. Ben de “Boşver anneni, böyle emzik emse seni her gece emzirir mi?” dedim. Bir yandan da pompalamaya başladım. Kocaman aleti yavaşça çıkarıyor, birden slappp diye sokuyordum. Soktukça sokuyor, adeta uçuyordum. Daha önce iki kez boşaldığım için, boşalmam da hayli gecikmişti. Sonra bacaklarımı iyice açıp, kızın kocaman poposunun üzerine oturdum. Küçükbey kızın içine tamamen giriyor, adeta tenis topunu patlatıyordu. Bu sırada kız da boş durmuyor, tüysüz amıyla sikimi iyice sıkıyor, adeta kanını emiyordu. Yarım saatten fazla sürdü bu durum. Hamile kalmaması için içine boşalmamaya dikkat ettim. Sonra saate baktım, epeyce zaman geçmiş. Hemen toparlandık. Kıza bir daha tembihledim, “Kimseye söyleme, söylersen bir daha sana emzik vermem” diye. Kızdan yine söz aldım… *** Bir süre böyle bir fırsat çıkmadı. Üniversite sınav sonuçları geldi, kazanamamıştım. Babam, kızın babasına bir akşam iş dönüşü bana iş vermesi için ricada bulundu. O da “Hemen bir sürücü belgesi alsın. Kızımı gezdirecek, okul zamanı okula götürüp getirecek, derslerine yardım edecek güvenilir bir sürücüye ihtiyacımız var” dedi. Sürücü kurslarına gidip, belgeyi aldım. 10 yıldır bu obez kıza hem şoförlük yapıyorum, hem de onunla fırsat buldukça evcilik oynuyoruz… Keşke 30-40 kilo zayıflasa da onu hayatımın sonuna kadar emzirsem… Ne de olsa ailenin tek mirasçısı… Gönderen: [email protected]

Bir cevap yazın